40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
Alaska’da gerçekleştirilen Trump Putin zirvesi, uluslararası gündemi derinden etkiledi. Zirve öncesinde sadece geçici bir ateşkes beklentisi hakimken, Rusya’nın Ukrayna’ya NATO’nun 5. maddesine benzer güvenlik garantilerini kabul edebileceği ortaya çıktı. Bu gelişme, Ukrayna’nın NATO’ya tam üye olmadan da caydırıcı bir korumaya kavuşabileceği ihtimalini doğurdu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Donetsk dahil olmak üzere beş tartışmalı bölge konusunda bazı tavizler verebileceği iddia edildi. Ancak bu tavizlerin kapsamı ve şartları netlik kazanmadı. Rusya’nın bu adımı, savaşın gidişatını değiştirebilecek bir hamle olarak yorumlandı.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskyy, Rusya’nın ateşkese yanaşmamasını barış sürecini tıkayan en büyük sorun olarak değerlendirdi. Zelenskyy, “Saldırılar bitmeden barış olmaz. Barışa giden yol saldırıların sona ermesinden geçiyor” diyerek ülkesinin kararlılığını vurguladı. Ayrıca Pazartesi günü ABD Başkanı Trump ile yapacağı görüşmeye dikkat çekerek, uluslararası toplumun desteğinin hayati olduğunu belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump, zirve sonrası yaptığı açıklamada geçici ateşkesleri başarısız bulduğunu söyledi. Trump, “Geçici anlaşmalar uzun sürmez, kalıcı bir barışa yönelmek gerekir” diyerek farklı bir yaklaşım sergiledi. Trump’ın bu açıklaması, sürecin hızlandırılması için baskı unsuru olarak değerlendiriliyor.
Avrupa liderleri, ateşkes süreci atlanarak doğrudan barış anlaşmasına gidilmesinin Rusya’nın pazarlık gücünü artıracağı görüşünde birleşti. Almanya Başbakanı Friedrich Merz, ABD’nin güvenlik garantileri sağlamaya hazır olduğunu belirtirken, bunun detaylarının belirsizliğini koruduğunu söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb da Washington’daki kritik toplantıya katılacak isimler arasında yer aldı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Uluslararası sınırlar zorla değiştirilemez” açıklamasıyla tavizlere karşı net bir duruş sergiledi. Bu açıklama, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetin altını çizdi.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Trump ile kurduğu beklenmedik yakınlığı kullanarak ABD’nin güvenlik garantilerinden geri adım atmamasını sağlamaya çalışıyor. Starmer, Trump’ın kişisel yaklaşımını avantaja çevirmeyi hedeflerken, Avrupa’nın ortak duruşunu da korumak istiyor.
Diplomatik kaynaklara dayandırdığı habere göre, Moskova barış için Ukrayna’nın Donetsk ve Luhansk’tan çekilmesini, Kırım’ın statüsünü tanımasını ve Kherson ile Zaporizhzhia cephe hattının dondurulmasını istiyor. Bu şartlar, Kiev açısından oldukça zorlayıcı bulunuyor. Özellikle Kırım’ın statüsü, Ukrayna için kırmızı çizgi olmaya devam ediyor.
Guardian’ın değerlendirmelerine göre, Trump’un Donbas’taki bazı bölgelerde taviz verilmesiyle barışın hızlanabileceğini söylemesi dikkat çekti. Ancak Avrupa liderleri, bu yaklaşımın Ukrayna’nın egemenliğini zedeleyeceğini ve Rusya’ya stratejik avantaj sağlayacağını düşünüyor.
Pazartesi günü yapılacak Washington zirvesi, savaşın geleceğini belirleyecek en önemli toplantılardan biri olacak. Zelenskyy, Trump ve Avrupa liderleri bir araya gelerek kalıcı barışa giden adımları değerlendirecek. Toplantıdan çıkacak sonuç, sadece Ukrayna değil, tüm Avrupa güvenliği açısından kritik görülüyor.
Zirve sonrası oluşan tablo, kalıcı barış ihtimalinin masada olduğunu ancak şartların çok ağır olduğunu gösteriyor. Putin’in güvenlik garantilerini kabul etmesi önemli bir adım olsa da, toprak talepleri Kiev için kabul edilmesi güç koşullar sunuyor. Trump’ın hızlı çözüm isteği ve Avrupa’nın temkinli yaklaşımı arasında denge kurulup kurulamayacağı önümüzdeki günlerde netleşecek.