40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
Arktik bölgesi, özellikle Svalbard takımadasında yer alan buzullar, küresel ısınmanın yanı sıra buz ve kar yüzeyinde yaşayan mikrobiyolojik süreçlerin hızlandırdığı erime tehdidiyle “terminal” (geri dönüşümsüz) bir gerileme riskiyle karşı karşıya. Glacier ekolojisti Dr. Arwyn Edwards, bu soğuk adaptasyonlu mikrobiyal toplulukların buz yüzeyini biyolojik olarak kararttığını, böylece güneş ısısını daha fazla çekerek erimeyi tetiklediğini vurguluyor.
Bu süreç, “biyolojik kararma” olarak adlandırılıyor: Mikrop türleri pigment üretiyor ve buz yüzeyinde toz ve kir parçacıklarını tutarak albedoyu (yansıtıcılığı) düşürüyor, böylece güneş ışığını daha fazla absorbe eden karanlık bir yüzey oluşuyor. Bu durum, erime hızını artırıyor ve buzulların geleceğini tehdit ediyor.
Buzullar, dünya genelinde milyarlarca insan için kritik tatlı su kaynakları oluşturuyor. Ayrıca birçok ekosistemin temel yapıtaşı konumunda bulunuyor. Buzulların kaybı, su sıkıntısı, erozyon, sel ve ekosistem tahribatı gibi zincirleme sorunları da beraberinde getirebilir.
Greenland buz kütlesi örnek verildiğinde, buz üzerindeki mikrobiyal etkinliğin erime sürecine katkısının %13’e kadar çıktığı belirlenmiş durumda. Özellikle eriyen kar ve açık buz yüzeylerinde mikrobiyal aktivite yoğunlaşıyor.
Tüm bu mikroplar ve biyolojik süreçler, iklim modellerine dahil edilmezse, buzulların çözülme hızı ve sonuçlarını yanlış değerlendirme riski ortaya çıkıyor. Bu nedenle bilim insanları, mikrobiyal süreçleri de içeren daha kapsamlı modeller geliştirilmesi gerektiğini savunuyor.