39,2380$% -0.13
44,8108€% -0.33
53,1546£% -0.33
4.236,28%0,00
3.361,77%0,24
9.486,56%0,12
39,2380$% -0.13
44,8108€% -0.33
53,1546£% -0.33
4.236,28%0,00
3.361,77%0,24
9.486,56%0,12
ABD Başkanı Donald Trump, 2024 seçimlerinde yeniden aday olduğu süreçte ticaret politikalarını yeniden gündeme taşıdı. 23 Mayıs 2025 tarihinde Truth Social platformundan yaptığı açıklamada Trump, Apple ve Samsung gibi teknoloji devlerinin akıllı telefon üretimlerini Amerika Birleşik Devletleri sınırları içerisinde yapmamaları halinde, bu ürünlere %25 oranında ithalat vergisi uygulanacağını açıkladı. Bu çıkışı, özellikle Apple gibi ürünlerini büyük ölçüde Çin ve Hindistan’da üreten şirketler üzerinde büyük bir baskı yarattı.
Trump, paylaşımında Apple CEO’su Tim Cook’a doğrudan seslenerek, ABD’de satılan tüm iPhone’ların üretiminin yerli olması gerektiğini söyledi. Aksi takdirde bu ürünlerin ithalatında %25 vergi uygulanacağını belirtti. “Amerikan halkı Amerikan ürünlerini hak ediyor. Apple gibi bir şirket, tüm üretimini ABD’ye geri getirmeli” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamalar sonrası Apple’ın piyasa değerinde 70 milyar dolarlık bir düşüş yaşandığı bildirildi. Yatırımcılar, Trump’ın bu tehditlerinin 2025 seçimleri sonrası uygulanma ihtimalini ciddiye alıyor. Uzmanlar, bu tip vergi uygulamalarının teknoloji sektöründe büyük dalgalanmalara yol açabileceğini belirtiyor.
Trump’ın tehditleri yalnızca Apple ile sınırlı kalmadı. Güney Koreli teknoloji devi Samsung da bu vergilendirmeden nasibini alabilir. Trump, ABD dışında üretim yapan tüm akıllı telefon markalarının aynı muameleyle karşı karşıya kalacağını belirtti. Bu açıklama, sadece Apple değil, küresel teknoloji sektöründe faaliyet gösteren diğer firmaları da tedirgin etti.
“Amerikan topraklarında üretim yapan şirketler vergi muafiyetinden yararlanacak. Ama Çin, Hindistan, Vietnam gibi ülkelerde üretim yapanlar %25 tarifeyle karşı karşıya kalacak” dedi. Trump’ın bu sözleri, ABD’nin üretim merkezli bir ekonomi modeline geçişine işaret ediyor.
Apple, son yıllarda üretiminin bir kısmını Çin’den Hindistan’a kaydırmış olsa da, şirketin büyük bölümü hâlâ denizaşırı fabrikalarda üretim yapıyor. ABD’de üretim yapmak ise oldukça maliyetli bir süreç. Teknoloji analistleri, ABD’de üretilecek bir iPhone’un satış fiyatının 3.000 doları aşabileceğini tahmin ediyor.
Wedbush Securities analistlerinden Dan Ives, “Apple, üretimini ABD’ye taşısa maliyetler 4-5 kat artar. Bu da tüketici fiyatlarını büyük ölçüde etkiler. Bu tarz bir politika tüketiciyi zor durumda bırakabilir” yorumunu yaptı.
Apple, hâlihazırda yılda yaklaşık 60 milyon iPhone’u yalnızca ABD pazarında satıyor. Bu da ABD’nin, şirketin en önemli pazarlarından biri olduğunu ortaya koyuyor. Böyle bir gümrük tarifesi uygulaması, yalnızca Apple’ın tedarik zincirini değil, aynı zamanda ABD ekonomisindeki tüketici harcamalarını da doğrudan etkileyebilir.
Uzmanlara göre Trump’ın bu çıkışı, 2024 seçimleri öncesinde verdiği “Amerikan üretimi” sözünün bir devamı niteliğinde. Trump, 2016’daki kampanyasında da benzer söylemler kullanmış ve bazı şirketleri üretimlerini ABD’ye çekmeye zorlamıştı. Ancak o dönem uygulamaya konulan tarifeler uzun vadeli bir sonuç yaratmamış, birçok şirket üretimlerini sadece kısmen taşımıştı.
2025 yılı itibariyle küresel ticaret daha da karmaşık hale gelirken, Trump’ın tarifeleri tekrar gündeme getirmesi piyasada belirsizlik yaratıyor. ABD’li tüketicilerin bu vergilerin yansımalarıyla karşı karşıya kalıp kalmayacağı merak konusu.
Apple gibi şirketlerin karmaşık ve geniş bir tedarik ağı bulunuyor. Üretimin yalnızca bir bölümünü bile ABD’ye taşımanın zaman, altyapı ve büyük yatırımlar gerektireceği belirtiliyor. Ayrıca bu durum, ABD’de yeterli kalifiye işgücü ve fabrika altyapısının olmaması nedeniyle kısa vadede mümkün görünmüyor.
Ticaret analistleri, bu tür politikaların şirketleri belirsizliğe sürüklediğini ve karar alma süreçlerini zorlaştırdığını vurguluyor. Trump’ın bu açıklamaları, sadece ABD’yi değil, aynı zamanda dünya çapında üretim ve dağıtım süreçlerine sahip olan birçok teknoloji firmasını etkileme potansiyeline sahip.