38,5992$% 0.33
43,6545€% 0.2
51,3560£% 0.12
4.017,76%0,36
3.240,09%0,05
9.167,58%0,98
38,5992$% 0.33
43,6545€% 0.2
51,3560£% 0.12
4.017,76%0,36
3.240,09%0,05
9.167,58%0,98
İsviçre hükümeti, 22 Nisan 2025 tarihinde aldığı yeni bir kararla, sekiz Rus medya kuruluşuna yönelik yaptırım uygulayacağını duyurdu. Kararın gerekçesi olarak, bu kuruluşların “Rusya’nın Ukrayna’daki savaşına dair dezenformasyon yaydığı” ve kamuoyunu sistematik şekilde etkilediği ifade edildi. İsviçre Ekonomik İşler Devlet Sekreterliği (SECO) tarafından yapılan açıklamada, söz konusu medya organlarının İsviçre’de faaliyet göstermesinin artık mümkün olmayacağı bildirildi.
Yaptırımların 23 Nisan 2025 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilirken, bu adımın, İsviçre’nin Avrupa Birliği’nin Rusya’ya karşı aldığı 16. yaptırım paketine paralel olarak atıldığı vurgulandı.
SECO’nun yayımladığı resmi bildiride, yaptırımların hedefinde olan medya kuruluşları şu şekilde sıralandı:
Bu medya kuruluşlarının artık İsviçre’de yayın yapması, içerik dağıtması veya internet erişimi sunması yasaklandı. Ayrıca bu kurumlarla İsviçre vatandaşlarının ticari ilişkiler kurması da sınırlandırıldı.
İsviçre’nin bu yaptırımları, Avrupa Birliği’nin 24 Şubat 2025 tarihinde açıkladığı 16. yaptırım paketini izliyor. AB, bu paket kapsamında aynı medya kuruluşlarının yayın lisanslarını askıya almış, “devlet destekli dezenformasyonun ve propagandanın Avrupa topraklarında yayılmasını engelleme” gerekçesiyle karar almıştı. AB’nin açıklamasında, bu kurumların “Rusya’nın askeri saldırganlığını meşrulaştırmaya çalıştığı” öne sürülmüştü.
İsviçre yetkilileri, ülkelerinin tarafsızlık ilkelerine rağmen, özellikle Ukrayna’daki savaşla ilgili olarak dezenformasyonun yayılmasını engellemenin bir zorunluluk olduğunu vurguladı.
İsviçre, yüzyıllardır sürdürdüğü tarafsızlık politikası ile biliniyor. Ancak Rusya’nın 2022 yılında Ukrayna’ya başlattığı saldırılar sonrasında, İsviçre’nin bu tarafsızlık çizgisi, AB ve Batı ülkelerinin uyguladığı yaptırımlarla uyumlu adımlar atması nedeniyle sık sık tartışma konusu oluyor.
2022’den bu yana İsviçre, Rusya’ya karşı çeşitli finansal ve ticari yaptırımlar uygulamıştı. Bu kapsamda Rus bankalarının bazılarına erişim kısıtlamaları getirilmiş, oligarkların İsviçre’deki mal varlıkları dondurulmuştu. Yeni alınan bu medya yaptırımı kararı da İsviçre’nin tarafsızlık tanımını yeniden yorumladığını gösteriyor.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, İsviçre’nin kararını “ifade özgürlüğüne doğrudan müdahale” olarak nitelendirdi. Yapılan açıklamada, bu adımın “Batı’nın çifte standartlarının yeni bir örneği” olduğu savunuldu. Rus yetkililer, “İsviçre, tarafsızlığını bir kenara bırakarak Batı’nın siyasi çizgisini benimsiyor” ifadelerini kullandı.
Kremlin kaynakları, bu yaptırımlara karşılık verileceğini ve İsviçreli bazı medya organlarının Rusya’da faaliyetlerinin gözden geçirileceğini açıkladı. Rusya’nın ayrıca diplomatik kanallardan bu karara itiraz etmeye hazırlandığı öğrenildi.
İsviçre’nin bu adımı, Avrupa’da medya özgürlüğü konusunda yeniden tartışmaları alevlendirdi. Bazı insan hakları örgütleri, dezenformasyonla mücadele adına atılan bu tür adımların, basın özgürlüğünü sınırlayabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Diğer yandan, özellikle savaş dönemlerinde, “devlet destekli propaganda” araçlarının durdurulmasının kamu yararı açısından gerekli olduğu savunuluyor.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) konuyla ilgili yaptığı kısa açıklamada, “Bilgi savaşları döneminde sansürle ifade özgürlüğü arasındaki denge çok hassas. Her iki tarafın da bu dengeyi gözetmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
İsviçre’nin Rus medya kuruluşlarına karşı aldığı bu karar, sadece Ukrayna savaşı bağlamında değil, aynı zamanda küresel medya politikalarının geleceği açısından da dikkatle izleniyor. Tarafsızlığıyla tanınan bir ülkenin dezenformasyona karşı sert yaptırımlar uygulaması, bilgi güvenliği ve kamuoyunun korunması açısından yeni bir norm haline gelebilir.
Ancak bu süreçte ifade özgürlüğünün zarar görmemesi ve kararların şeffaf, hukuki temellere dayalı biçimde alınması kritik önem taşıyor. İsviçre’nin bu hassas dengeyi nasıl yöneteceği önümüzdeki dönemde sıkça tartışılacak gibi görünüyor.