40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
Ortadoğu’da tansiyon yeniden yükselirken İsrail’in Katar’a yönelik gerçekleştirdiği saldırı, uluslararası dengeleri sarsan yeni bir gelişme oldu. Bu saldırı yalnızca Katar’ın arabuluculuk rolünü gölgelemedi, aynı zamanda eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Doha yönetimine verdiği “koruma” vaatlerinin de sorgulanmasına yol açtı. Katar’ın yıllardır yürüttüğü diplomatik çabalar ve ABD ile geliştirdiği yakın ilişkiler, saldırının engellenmesine yetmedi.
Katar, uzun süredir bölgedeki çatışmalarda kritik bir arabulucu konumunda. Hamas ile İsrail arasındaki görüşmelerde, esir takası süreçlerinde ve ateşkes masalarında Doha’nın masada olması, ülkenin diplomatik gücünü artırıyordu. Ancak İsrail’in doğrudan Doha’daki Hamas yetkililerinin toplantısını hedef aldığı saldırı, Katar’ın güvenilirliğini ve rolünü zedeledi. Bu durum, Katar’ın yalnızca tarafsız arabulucu imajını değil, aynı zamanda Batı dünyası ile kurduğu güven köprülerini de ciddi şekilde sarsıyor.
Trump döneminde Katar, ABD’ye büyük yatırım yaparak güvenlik garantileri aramıştı. Doha’daki ABD üssünün genişletilmesi, milyarlarca dolarlık silah alımları ve sembolik jestler, Trump yönetimi tarafından “koruma vaadi” ile karşılık bulmuştu. Trump sık sık Katar’ın güvenliğinin ABD tarafından sağlanacağını dile getirmişti. Ancak son saldırı, bu sözlerin sahada hiçbir karşılığı olmadığını kanıtladı.
İsrail’in saldırıya gerekçesi, Hamas liderlerinin Doha’da toplanarak mevcut ateşkes önerilerini tartışmalarıydı. Tel Aviv yönetimi, bu süreci baltalamak amacıyla toplantıyı doğrudan hedef aldı. Böylece İsrail, hem Hamas üzerindeki baskısını artırmayı hem de Katar’ın diplomatik etkinliğini sınırlamayı hedefledi. Bu hamle, İsrail’in bölgede sadece askeri yöntemlerle ilerlemeye kararlı olduğunun da bir göstergesi oldu.
Katar açısından bu saldırı iki yönlü sonuç doğurdu. Birincisi, ülkenin tarafsız arabulucu rolü ciddi şekilde zedelendi. Artık Katar’ın, çatışan tarafları aynı masada toplama kabiliyeti sorgulanıyor. İkinci olarak ise ABD ile kurulan güvenlik ortaklığı, Katar’ın beklentilerini karşılamaktan uzak kaldı. Bu durum, sadece Katar için değil, ABD’nin bölgedeki diğer müttefikleri için de düşündürücü. Çünkü bu saldırı, Washington’dan alınan güvence sözlerinin pratikte ne kadar kırılgan olabileceğini gösteriyor.
Uluslararası kamuoyu açısından ise mesele, yalnızca Katar’ın güvenliğiyle sınırlı değil. Olay, diplomatik müzakerelerin güvenilirliğini de hedef alıyor. Arabulucu ülkelerin doğrudan saldırıya uğraması, ileride yapılacak barış görüşmelerine katılacak aktörlerin güvenliğini sorgulatıyor. Bu da uzun vadede bölgesel istikrarı daha da kırılgan hale getiriyor.
İsrail’in Katar’a yönelik saldırısı yalnızca bir askeri operasyon değil, aynı zamanda uluslararası siyasette güven ilişkilerini sarsan bir dönüm noktası oldu. Trump’ın vaatleri boşa çıkarken, Katar’ın diplomatik rolü yara aldı. Bu gelişme, bölge ülkelerine bir kez daha sert güç ile diplomasi arasındaki dengesizliği hatırlatıyor.
1
Dünyada Mutlaka Görülmesi Gereken En İyi 10 Yer 2025 Listesi
184 kez okundu
2
Japonya’dan Sürpriz Yok: Merkez Bankası Faizi Sabit Tuttu, Temkinli Politika Sürüyor
180 kez okundu
3
Kanada’da Festivalde Facia: Araç Kalabalığın Arasına Daldı 9 Ölü Çok Sayıda Yaralı Var
171 kez okundu
4
Amerika’da Mutlaka Görülmesi Gereken En Güzel 10 Yer
171 kez okundu
5
Son Dakika! Katolik Dünyası Yas Tutuyor: Papa Francis 88 Yaşında Hayatını Kaybetti
170 kez okundu