40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Donald Trump yönetimindeki yeni askeri operasyon kapsamında Karayipler’den Pasifik’e uzanan bölgede dört gemiye düzenlenen saldırılarda 14 kişinin öldüğünü, bir kişinin ise kurtarıldığını açıkladı. Bu olayla birlikte eylül ayından bu yana düzenlenen operasyonlarda toplam ölüm sayısı 50’yi geçti.
Yetkililere göre, hedef alınan gemiler uyuşturucu taşımakla suçlanan “yasadışı gruplara” aitti. Operasyonların uluslararası sularda gerçekleştirildiği, bazı gemilerin radar kayıtlarında kaçakçılık rotalarında tespit edildiği ifade edildi. Ancak saldırıların yasal zemini konusunda ciddi tartışmalar yaşanıyor.
Pete Hegseth, bu operasyonları “narkoterörle mücadele” olarak tanımlarken, bazı hukukçular ABD’nin bu tür askeri eylemleri Kongre onayı olmadan yapmasının uluslararası hukuk açısından sorunlu olduğunu belirtti. Eleştiriler, özellikle kimlerin hedef alındığı ve öldürülen kişilerin gerçekten suçlu olup olmadığının bilinmemesinden kaynaklanıyor.
Operasyonların coğrafi kapsamı da giderek genişliyor. Başlangıçta Karayip Denizi ile sınırlı olan saldırılar, kısa sürede Pasifik kıyılarına kadar uzandı. Hegseth, bu genişlemenin sadece denizde değil, gerekirse kara hedeflerinde de operasyon yapılabileceğinin işareti olduğunu söyledi. ABD donanmasına bağlı uçak gemileri ve destroyerlerin bölgeye yönlendirilmesi, kampanyanın kapsamının büyüdüğünü gösteriyor.
Latin Amerika ülkeleri ise bu gelişmeden rahatsız. Kolombiya ve Venezuela yönetimleri, ABD’nin bu saldırılarını “yeni bir emperyalist müdahale” olarak yorumladı. Bazı bölge liderleri, operasyonların bölgesel istikrarsızlığı artırdığını ve sivil kayıplara yol açabileceğini dile getirdi.
Uluslararası hukuk uzmanları, bu operasyonların Birleşmiş Milletler ilkeleriyle uyumlu olup olmadığının belirsizliğine dikkat çekiyor. ABD’nin “terörle mücadele” gerekçesiyle başka ülkelerin kara sularına veya açık denizlere askeri müdahale düzenlemesi, diplomatik kriz riskini de beraberinde getiriyor.
Analistlere göre bu kampanyanın arkasında yalnızca uyuşturucu trafiğini durdurma hedefi yok. ABD’nin bölgede artan askeri varlığı, aynı zamanda Çin ve Rusya’nın Latin Amerika’daki etkisine karşı bir güç gösterisi olarak da değerlendiriliyor. Bu durum, operasyonların jeopolitik boyutunu güçlendiriyor.
Sonuç olarak, ABD’nin Karayipler ve Pasifik’te yürüttüğü deniz operasyonları, sadece uyuşturucu ile mücadele değil, aynı zamanda yeni bir askeri stratejinin sinyali olarak görülüyor. Bu hamle, bölge ülkeleriyle diplomatik gerginlikleri artırırken, uluslararası hukukun sınırlarını da yeniden tartışmaya açıyor. Önümüzdeki haftalarda operasyonların kara hedeflerine uzanması bekleniyor.
1
Dünyada Mutlaka Görülmesi Gereken En İyi 10 Yer 2025 Listesi
180 kez okundu
2
Japonya’dan Sürpriz Yok: Merkez Bankası Faizi Sabit Tuttu, Temkinli Politika Sürüyor
177 kez okundu
3
Kanada’da Festivalde Facia: Araç Kalabalığın Arasına Daldı 9 Ölü Çok Sayıda Yaralı Var
169 kez okundu
4
Amerika’da Mutlaka Görülmesi Gereken En Güzel 10 Yer
168 kez okundu
5
Son Dakika! Katolik Dünyası Yas Tutuyor: Papa Francis 88 Yaşında Hayatını Kaybetti
167 kez okundu