40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
İngiltere, Filistin devletini resmen tanımaya hazırlanıyor. Başbakan Keir Starmer, İsrail’in ateşkese yanaşmaması ve Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim faaliyetlerini sonlandırmaması durumunda, Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin’i devlet olarak tanıyacaklarını açıkladı. Bu karar, uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, İngiltere’nin dış politikasında önemli bir kırılma olarak değerlendiriliyor.
Başbakan Starmer, tanıma kararının belirli koşullara bağlı olduğunu vurguladı. Hükümetin açıkladığı dört ana şart şunlar:
Bu koşulların yerine getirilmemesi halinde, İngiltere’nin Eylül ayında tek taraflı olarak Filistin’i tanıyacağı belirtiliyor. Başbakan, “Barış ancak iki halkın da meşru devlet hakları tanınarak sağlanabilir” sözleriyle durumu özetledi.
İngiltere’nin bu çıkışı, Fransa’nın ardından geldi. Fransa da geçtiğimiz aylarda Filistin’i tanıma niyetini duyurmuştu. Kanada ve Malta gibi ülkeler de benzer yönde açıklamalar yaparak Filistin’i tanımaya hazır olduklarını beyan etti. Bu gelişmeler, Batı ülkeleri arasında Filistin’e yönelik daha olumlu bir yaklaşımın başladığını gösteriyor.
Bugüne kadar 193 Birleşmiş Milletler üyesinden 147’si Filistin’i bağımsız devlet olarak tanımış durumda. Eylül ayında yapılması beklenen tanımalarla bu sayının daha da artması bekleniyor.
İngiltere iç politikasında ise karar çeşitli tartışmalara yol açtı. Yaklaşık 40 Lordlar Kamarası üyesi ve bazı hukukçular, Filistin’in devlet olma kriterlerini karşılamadığını savunarak bu tanımanın uluslararası hukuka aykırı olabileceğini dile getirdi. Hükümet ise bu iddiaları reddederek, kararın uluslararası normlara uygun olduğunu ve siyasal bir tutum beyanı olduğunu ifade etti.
İsrail tarafı ise İngiltere’nin bu kararını “tek taraflı ve zararlı” olarak nitelendirdi. İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, tanımanın barış sürecine katkı sağlamayacağı ve terörü ödüllendireceği ifade edildi.
İngiltere’de özellikle İşçi Partisi içerisinde Filistin’e destek artmış durumda. Parti içinde 230’dan fazla milletvekili, hükümete Filistin’i tanıma çağrısı yapan bir mektuba imza attı. Ayrıca kamuoyunda da Filistin lehine desteğin arttığı belirtiliyor. Bu da hükümetin dış politikada bu yönde adım atmasını kolaylaştıran faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Uzmanlara göre İngiltere’nin bu adımı, yalnızca sembolik değil, aynı zamanda diplomatik anlamda da ciddi sonuçlar doğurabilir. İngiltere gibi BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden birinin Filistin’i tanıması, uluslararası arenada yeni bir denge oluşturabilir. Aynı zamanda İsrail üzerindeki diplomatik baskının da artması bekleniyor.
Bu kararın, Filistin yönetimine uluslararası alanda daha fazla meşruiyet kazandırması ve gelecekteki barış müzakerelerinde elini güçlendirmesi öngörülüyor. Öte yandan Hamas gibi örgütlerin bu süreçte ne kadar etkili olacağı ve silah bırakma çağrılarına ne yanıt vereceği ise sürecin seyrini belirleyecek en önemli etkenlerden biri olacak.
İngiltere’nin Eylül ayında atması beklenen bu adım, yalnızca Birleşik Krallık’ın değil, Batı ülkelerinin de Filistin meselesine bakışında köklü bir değişikliğe işaret ediyor. Her ne kadar tanıma kararı tek başına çözüm olmasa da, Filistin halkının meşru haklarının tanınması açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Barışa giden yolda bu tür siyasi hamlelerin etkili olup olmayacağı ise zamanla netleşecek.