Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e Ukrayna’da ateşkes sağlanması için yeni bir çağrıda bulundu. Starmer, Avrupa Birliği (AB) ve NATO ile ortak hareket ederek, savaşın diplomatik yollarla sona erdirilmesi için yeni bir barış koalisyonu oluşturmayı hedefliyor. İngiltere’nin liderliğinde başlatılan bu girişim, Avrupa ve ABD’den de geniş destek alırken, Rusya’nın nasıl bir karşılık vereceği merak konusu.
AB ve NATO’nun Yeni Barış Hamlesi
Londra’dan yapılan açıklamada, Starmer’ın Avrupa ve Atlantik ittifaklarının desteğiyle Rusya-Ukrayna savaşını durdurmaya yönelik diplomatik bir girişim başlattığı belirtildi. Bu girişim, AB ülkeleri ve NATO müttefikleriyle koordineli bir şekilde yürütülecek. Starmer, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini vurgulayarak, Rusya’nın uluslararası hukuka uyması gerektiğini ifade etti.
Avrupa’da özellikle Fransa ve Almanya, İngiltere’nin diplomasiye öncelik veren yaklaşımına destek verirken, ABD yönetimi de bu girişimi yakından takip ediyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Barışın sağlanması için diplomatik yollar her zaman önceliğimizdir. Ancak Ukrayna’nın egemenliği ve güvenliği hiçbir şekilde tehlikeye atılmamalıdır” açıklamasını yaptı.
Putin’e Açık Çağrı: “Müzakere Masasına Dönün”
Starmer, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşın hem bölgesel hem de küresel güvenliği tehdit ettiğini belirterek, Moskova’ya müzakere masasına dönme çağrısında bulundu. “Daha fazla yıkım ve insan kaybının önüne geçmek için diplomatik çözümler üretmek zorundayız” diyen Starmer, uluslararası toplumun savaşın sona erdirilmesi için ortak hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
Putin’in bu çağrıya nasıl yanıt vereceği belirsizliğini korurken, Rusya’dan gelen ilk açıklamalar sert bir tutumun devam ettiğini gösteriyor. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Batı’nın Ukrayna konusunda “taraflı” davrandığını ve tek taraflı barış çağrılarının gerçekçi olmadığını belirtti.
AB ve NATO’dan Destek Sinyalleri
AB ve NATO yetkilileri, Starmer’ın barış girişimine sıcak baktıklarını ve sürecin ilerleyebilmesi için gerekli diplomatik adımların atılacağını belirtti. Fransa ve Almanya gibi Avrupa’nın önde gelen ülkeleri, Ukrayna’nın egemenliğinin korunmasının bir öncelik olduğunu vurgulayarak, Moskova’nın gerçekçi bir çözüm için adım atması gerektiğini dile getirdi.
ABD Başkanı Joe Biden da Starmer’ın girişimine destek verdiğini açıklayarak, “Diplomasi her zaman tercihimizdir ancak Ukrayna’nın savunması için gerekli tüm adımları atmaktan çekinmeyeceğiz” dedi.
Küresel Ekonomi ve Güvenlik Üzerindeki Etkiler
Savaşın devam etmesi, küresel enerji piyasaları ve ekonomik dengeler üzerinde olumsuz etkilere yol açarken, NATO ve AB’nin bu girişimi, jeopolitik riskleri azaltmayı amaçlıyor. Özellikle enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, Avrupa’nın güvenlik kaygıları ve ABD-Çin arasındaki ekonomik gerilimler, diplomatik çabaların hız kazanmasına neden oldu.
Uzmanlar, savaşın uzamasının Avrupa’daki ekonomik durgunluğu derinleştirebileceğini, enerji krizini büyütebileceğini ve küresel enflasyonu artırabileceğini belirtiyor. Rusya’nın Avrupa’ya enerji ihracatını sınırlamaya devam etmesi, özellikle sanayi üretimi ve lojistik maliyetlerinde ciddi sıkıntılara neden oluyor.
Türkiye ve Bölge Üzerindeki Olası Etkiler
Türkiye, bu süreçte dengeli bir politika izlemeye devam ediyor. Rusya ve Ukrayna ile güçlü ticari ilişkileri bulunan Türkiye, barış görüşmelerinde ara bulucu rolünü üstlenmeye hazır olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önce olduğu gibi iki taraf arasında diyaloğun sürdürülmesi gerektiğini vurgularken, Türkiye’nin savaşın sona erdirilmesi için diplomatik girişimlere destek vermeye devam edeceğini söyledi.
Bununla birlikte, Türkiye’nin enerji tedariki, ihracat pazarları ve finansal piyasaları da savaşın gidişatına bağlı olarak şekilleniyor. Avrupa’daki ekonomik daralma Türkiye’nin ihracatını olumsuz etkileyebilirken, döviz piyasalarındaki oynaklık yatırımcı güvenini sarsabilir.
Barış İçin Yeni Bir Dönem mi?
Keir Starmer’ın girişimi, Rusya-Ukrayna savaşında diplomatik bir çözümün mümkün olup olmadığı konusunda yeni tartışmaları beraberinde getirdi. Putin’in bu çağrıya nasıl yanıt vereceği ve AB-NATO koalisyonunun nasıl bir yol haritası izleyeceği, önümüzdeki günlerde netleşecek.
Bu süreçte uluslararası toplumun nasıl bir tavır alacağı, jeopolitik dengeler açısından kritik öneme sahip. NATO ve AB’nin attığı adımlar, dünya genelinde ekonomik ve güvenlik politikalarını derinden etkilemeye devam edecek. Savaşın sona ermesi ve kalıcı bir barışın sağlanması, yalnızca bölgesel aktörler için değil, küresel ekonomi ve diplomasi açısından da yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
