$%
€%
£%
4.083,35%-0,40
3.307,26%-0,35
9.432,55%-0,61
$%
€%
£%
4.083,35%-0,40
3.307,26%-0,35
9.432,55%-0,61
Orta Doğu’nun kırılgan dengeleri yeniden test ediliyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, önümüzdeki günlerde ABD Başkanı Donald Trump ile Washington’da gerçekleştireceği kritik görüşme, yalnızca iki ülke ilişkileri açısından değil, tüm dünya siyaseti bakımından büyük önem taşıyor. Zirvede öne çıkması beklenen konular arasında İran’ın nükleer programı, Gazze Şeridi’ndeki gelişmeler ve ABD’nin uyguladığı yeni ithalat tarifeleri bulunuyor.
Başlangıçta Nisan ayının ortalarında yapılması planlanan Netanyahu Trump görüşmesi, her iki tarafın programlarındaki güncellemeler doğrultusunda öne çekildi. Netanyahu’nun Washington’a Pazartesi günü ulaşması bekleniyor. Ancak İsrail Başbakanı’nın yolsuzluk davası nedeniyle mahkemeye çıkacağı tarihlerin yaklaşması, ziyareti etkileme potansiyeli taşıyor.
İsrail tarafı bu görüşmeye büyük önem veriyor. Zira Netanyahu, bölgedeki askeri ve diplomatik gelişmelerin seyrini değiştirebilecek bir stratejik ortaklık arayışında. Özellikle İran tehdidi konusunda ABD ile uyumlu bir tutum sergilemek isteyen Netanyahu, Washington’dan güçlü bir destek beklentisiyle yola çıkıyor.
Görüşmenin en sıcak başlıklarından biri İran olacak. İsrail, uzun süredir İran’ın nükleer kapasitesini ulusal güvenliği için ciddi bir tehdit olarak değerlendiriyor. Bu kapsamda, Netanyahu’nun ABD’ye İran’a karşı daha sert bir politika izleme çağrısında bulunması bekleniyor.
Trump yönetimi ise, İran’la doğrudan görüşme konusunda temkinli bir iyimserlik içinde. 4 Nisan’da yaptığı açıklamada Trump, İranlı yetkililerin ABD ile diyalog kurmak istediğini belirtmişti. Bununla birlikte, önceki girişimlerde olduğu gibi, İran yönetiminin doğrudan görüşmeler yerine üçüncü taraflar aracılığıyla iletişim kurmayı tercih ettiği ifade ediliyor.
Ancak diplomasi yollarının tıkanması halinde Trump, İran’a yönelik ağır ekonomik yaptırımlar ve hatta sınırlı askeri müdahalelerle baskı kurmayı planlıyor. 30 Mart’ta yaptığı bir açıklamada Trump, nükleer müzakerelerin başarısız olması halinde İran’a yönelik yeni gümrük vergilerinin devreye alınacağını ve anlaşmanın tamamen rafa kalkması durumunda “benzeri görülmemiş” bir bombardıman ihtimalinin masada olduğunu dile getirmişti.
Zirvede konuşulacak bir diğer önemli başlık ise Gazze Şeridi’ndeki mevcut durum olacak. Son aylarda artan insani kriz ve çatışmalar, uluslararası kamuoyunun dikkatini yeniden Filistin meselesine çevirdi. Netanyahu’nun Trump’tan, İsrail’in güvenlik önlemlerine daha fazla destek talep etmesi bekleniyor.
Öte yandan, Trump yönetimi içindeki bazı çevrelerin, Filistin meselesinde daha tarafsız bir tutum benimsenmesi gerektiğini savunduğu biliniyor. Bu nedenle, iki liderin Gazze konusundaki yaklaşımı arasında farklar ortaya çıkabilir. Ancak Netanyahu’nun bu konuyu İsrail’in güvenlik politikaları çerçevesinde ele alması bekleniyor.
İran ve Orta Doğu dışında, iki liderin ele alacağı önemli konulardan biri de ABD’nin uyguladığı yeni ithalat vergileri olacak. Trump’ın, özellikle Asya merkezli ithalat ürünlerine getirdiği ek gümrük tarifeleri, İsrail’in de dahil olduğu birçok ülkeyi etkiliyor. Bu konuda Netanyahu’nun, İsrail ürünlerinin vergi muafiyetinden yararlanması için Trump’a diplomatik baskı yapması muhtemel.
Ayrıca, ABD’nin Çin’e karşı uyguladığı ekonomik baskılar da dolaylı yoldan İsrail gibi müttefik ülkeleri etkiliyor. İsrail’in Çin ile teknoloji ve altyapı alanlarında yaptığı bazı anlaşmalar, Washington tarafından dikkatle izleniyor. Bu nedenle Netanyahu’nun, hem ABD ile iş birliğini güçlendirmek hem de Çin ile ilişkileri dengelemek gibi çetin bir diplomatik görevle karşı karşıya olduğu söylenebilir.
Netanyahu-Trump görüşmesi, sadece İsrail-ABD ilişkilerinin geleceğini değil, aynı zamanda Orta Doğu’daki güç dengelerinin yeniden şekillenmesini de etkileyebilir. İran’ın nükleer kapasitesi, Gazze’deki çatışmalar ve uluslararası ticaretin dönüşümü gibi büyük konular bu buluşmada masaya yatırılacak.
İsrail Başbakanı’nın bu ziyaret ile sadece askeri ve ekonomik destek değil, aynı zamanda diplomatik meşruiyet kazanmak istediği yorumları yapılıyor. ABD Başkanı Trump ise, bu tür görüşmeleri, yeniden seçilme hedefi doğrultusunda dış politika başarısı olarak göstermek istiyor.
Ziyaretin ardından yapılacak açıklamalar, dünya medyası ve diplomasi çevreleri tarafından büyük bir dikkatle takip edilecek. Her iki liderin alacağı kararlar, önümüzdeki aylarda yalnızca iki ülkenin değil, tüm dünyanın siyasi, ekonomik ve güvenlik gündemini etkileyebilir.
Bu görüşme; ticaret savaşlarının, nükleer gerilimlerin ve bölgesel çatışmaların ortasında, uluslararası ilişkiler açısından bir dönüm noktası olabilir. Herkesin cevabını merak ettiği soru ise şu: Washington’da şekillenecek bu yeni denklem, barışı mı getirecek yoksa yeni krizlerin fitilini mi ateşleyecek?