38,8006$% 0.05
43,1621€% 0.2
51,2385£% 0.09
4.028,76%-0,15
3.233,83%-0,07
9.747,07%3,80
38,8006$% 0.05
43,1621€% 0.2
51,2385£% 0.09
4.028,76%-0,15
3.233,83%-0,07
9.747,07%3,80
23 Nisan’da İstanbul’da meydana gelen depremlerin ardından, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Türkiye’ye destek ve dayanışma mesajı gönderdi.
İstanbul’da 23 Nisan 2025 günü sabah ve öğle saatlerinde meydana gelen iki ayrı deprem, şehirde büyük bir endişe yarattı. 6,2 ve 5,9 büyüklüğündeki depremler sadece İstanbul’da değil, Marmara Bölgesi’nin genelinde hissedildi. Can kaybının yaşanmaması sevindirici olsa da, oluşan yapısal hasarlar ve halkta oluşan panik havası, depreme hazırlık konusunun yeniden gündeme gelmesine neden oldu.
Depremler sonrası Türkiye’ye yönelik ilk uluslararası destek mesajlarından biri Birleşmiş Milletler’den (BM) geldi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Türk halkının ve devletinin yanında olduklarını belirterek, dayanışma mesajı yayınladı.
Guterres, İstanbul’daki depremler sonrası yaptığı açıklamada, “Bu zor zamanlarda Türk devleti ve halkıyla tam dayanışma içindeyiz” ifadelerini kullandı. BM yetkilileri, Türkiye’nin ihtiyaç duyması halinde, teknik ve insani yardım sağlamaya hazır olduklarını da bildirdi.
Bu açıklama, sadece sembolik bir destek değil; aynı zamanda afetlerle mücadele sürecinde uluslararası kurumların önemine ve birlikte hareket etmenin gerekliliğine işaret ediyor.
23 Nisan sabahı saat 06.23’te Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda hissedildi. Ardından saat 12.04’te Avcılar merkezli 5,9 büyüklüğünde ikinci bir sarsıntı yaşandı. Şehir genelinde hissedilen bu depremler, halkta büyük bir korkuya neden oldu.
Vatandaşlar kendilerini sokaklara atarken, bazı bölgelerde kısa süreli elektrik kesintileri yaşandı. Okullarda eğitime ara verilirken, kamu kurumlarında çalışanlar tedbir amaçlı tahliye edildi.
İstanbul Valiliği, depremler sonrası kriz koordinasyon merkezini devreye aldı. Açıklamada, şu ana kadar ciddi bir can kaybı bildirilmediği ancak bazı bölgelerde yapısal hasarların tespit edildiği ifade edildi. Özellikle Avcılar, Esenyurt, Zeytinburnu ve Küçükçekmece gibi yerlerde eski yapıların etkilendiği gözlemlendi.
AFAD ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri, hasar tespit çalışmalarını sürdürürken, vatandaşlardan resmi açıklamaları takip etmeleri ve paniğe kapılmamaları istendi.
Deprem sonrası açıklama yapan uzmanlar, bu tür sarsıntıların İstanbul’un büyük depreme ne kadar hazırlıklı (ya da hazırlıksız) olduğunu gösterdiğini belirtti. Jeoloji uzmanı Prof. Dr. Celal Şengör, İstanbul’un zemini zayıf bölgelerinde ciddi risklerin devam ettiğini vurguladı. “Avcılar ve Yeşilköy gibi bölgelerde çok katlı eski binalar, büyük depremde ciddi can kayıplarına neden olabilir” dedi.
Şengör, yapı stokunun güncellenmesi gerektiğini, sadece yeni bina yapmakla değil, mevcut riskli yapıların ortadan kaldırılmasıyla da depreme dirençli bir şehir inşa edilebileceğini söyledi.
Depremler sonrası sosyal medyada vatandaşların en çok dile getirdiği endişe, “hazırlıksız yakalanmak” oldu. Toplanma alanlarını bilmeyen, binalarının güvenliğinden emin olmayan insanlar, yaşadıkları panik anlarını paylaştı. Bu durum, Türkiye genelinde afet farkındalığı çalışmalarının daha da yaygınlaştırılması gerektiğini gözler önüne serdi.
Uzmanlara göre, İstanbul gibi büyük ve yoğun nüfuslu şehirlerde afet yönetimi sadece kamu kurumlarının değil, bireylerin de sorumluluğunda. Acil durum çantalarının hazırlanması, toplanma alanlarının öğrenilmesi ve bina güvenliğinin kontrol ettirilmesi, bireysel hazırlığın temel adımlarını oluşturuyor.
BM’nin yanı sıra birçok ülkeden Türkiye’ye destek mesajları geldi. Azerbaycan, Almanya, Fransa ve Katar gibi ülkeler, dayanışma içinde olduklarını açıklarken, bazı uluslararası yardım kuruluşları da olası yardım operasyonlarına hazır olduklarını duyurdu.
Bu tür destekler, sadece moral vermekle kalmıyor; aynı zamanda afet sonrası süreçte bilgi paylaşımı, teknik yardım ve finansal destek gibi alanlarda da katkı sağlıyor. Türkiye, 1999 Marmara Depremi’nden bu yana uluslararası iş birliğinin afet yönetiminde ne kadar önemli olduğunu tecrübeyle öğrendi.
Yaşanan depremler, aslında beklenen “büyük İstanbul depremi”ne karşı ne kadar hazırlıklı olunduğunu test etme fırsatı da sundu. Bilim insanlarına göre, bu olaydan ders çıkarılması gerekiyor. İşte öne çıkan bazı öneriler:
İstanbul’da yaşanan bu depremler, deprem gerçeğini bir kez daha toplumun gündemine taşıdı. Her ne kadar büyük bir yıkım yaşanmasa da, bu olay bir “uyarı” niteliği taşıyor. Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkede afetlere hazırlık, sürekli ve kapsamlı bir süreç olmalı.
Birleşmiş Milletler’in dayanışma mesajı, bu sürecin sadece ulusal değil, aynı zamanda küresel bir sorumluluk olduğuna dikkat çekiyor. Deprem unutulmamalı; çünkü doğa unutmaz.